Gerzek gözlemler, gerzek anılar..

Bir gerzek hayat zırvalığı..

7 Aralık 2011 Çarşamba

KUTSAL ŞİİR



Neyledim ne oldu fakir halim kendime

Sen bakar durursun gülersin derdime


Ben garip bir çobanım Mikail'in izniyle


Sandığın kadar basit değil, kutsal görevim kendimce


Boş dururum sanma aldanırsın görüntüye


Naifçe dokunarak havaya, toprağa, suya


Getiririm baharı lakin o vakit sen dünya uykunda


Kavrayamaz benliğin bu kutsal görevi


Kızdırırsan düşerim kalbine, ismimin hakkı gereği


Har olup yakarım ısıtırım bünyeni


Ne üstsün ne üstte, sen kulsun bil yerini

16 Kasım 2011 Çarşamba

GERZEKLİĞİN SINIRLARINDA DOLAŞAN ŞİİR PARÇAM

Leblebi tozlarından kaleler yaptım çocukluğumu hatırlatan
Ardından hepsini "hiiiiiiii" efektiyle içime çektim bana ölümle tur attıran
Cin Ali kitaplarımla sobalar yaktım takırdayan dişlerimi durduran
Sonra babaannemi anımsadım hem ebe olup hem ölü yıkayan
Bundandır çelişkilerim..
Minikliğim bundandır..
Affedin..


Not: Karaladığım gerzek şiirimsilerimi sizlerle paylaşmaktan gurur duymayacağımı da belirtirim=))

KARİZMATİK RÜYALARIM VOLUME:3

Bu rüyamın bir handikabı vardır. O da sadece Pendik'te yaşayanların anlayacak olmasıdır=))

Sevdiceğim ile birlikte geniş bir odada ayakta duruyoruz. Sanki insanlar bir şey için sıra bekliyor gibi. Oda kalabalık.. Bir şekilde sıra bize geliyor. Bembeyaz sakallı, kafası sarıklı yaşlı bir adam sandalyede oturuyor. Biz de adamın tam karşısında ayakta dikilliyoruz. Ak sakallı adam biz soru sormadan, bir şeyler anlatmaya başlıyor. Anlattığı şeyler çok derin.. Biraz islami, biraz metafiziksel, biraz felsefi üslubuyla kafalarımızı karıştırıyor. Cümleleri net duyulmuyor. Ortam gizemli.. Değişik bir hava var ama tam kestiremiyorum da.. Adam konuştukça daha da farklı, garip hissediyoruz. Sonra adamın cümleleri biraz daha net, daha duyulur hale geliyor. Adam şöyle diyor: "Dünyanın bazı noktaları mevcuttur. Bunlar bir bakıma köşe noktalarıdır. İşte bu köşe noktalarında her şey farklılaşır.. Tüm benlikler, inançlar, hisler, her şey.. Tüm fizik kuralları yıkılabilir bu noktalarda. İşte burası da o noktalardan biridir." Ardından ben çok merak edip soruyorum: "Peki burası neresi?" Adam cevap veriyor: "Şıhlı (Şeyhli)" =))))

Pendikli olmayanlar için kısa bir açıklama: "Şıhlı (Şeyhli)" Pendik'te çok alakasız, leş bir mahalle=)

KARİZMATİK RÜYALARIM VOLUME:2

Bir başka karizmatik rüyamı daha sizlerle paylaşmaktan onur duymuyorum=)
Konuya direkt geçiş yapıyorum: Pek sevgili arkadaşım Gizomaj'ın evindeyim. Kendim dışında kimseyi göremiyorum. Telefonum çalıyor, açıyorum ve birisi bana öldürüleceğimi, kaçmam gerektiğini söylüyor. Peşime kiralık katil takmışlar.. Fakat bir sebepten ötürü evden çıkamıyorum. Hapis gibi bir durumum söz konusu. Sürekli surette bir gerilim ve panik hali içerisinde evde dolanıp duruyorum. Aklıma etraftan yardım istemek geliyor. "Madem ben evden çıkamıyorum, o zaman insanlar gelsin!" diyerek balkona fırlıyorum. Avazım çıktığı kadar bağırıyorum: "Beni kurtarın! Birisi beni öldürmeye gelecek! Evden çıkamıyorum! Yardım edin!" Etrafta bir sürü insan olmasına ve sesimi onlara duyurmama rağmen hiçbiri tepki vermiyor. Sadece bakıyorlar..
Gel zaman git zaman bu sefer de aklıma başka bir konu takılıyor. Eğer beni öldürecek kişinin neye benzediğini ve ne sıfatla evimin kapısını çalacağını öğrenirsem, onu engellemem daha kolay olur diye düşünüyorum. Bir süre sonra, bir şekilde kiralık katilin kim olduğunu öğreniyorum. Kiralık katil: "Yurtiçi Kargo" elemanıymış. =)))

8 Eylül 2011 Perşembe

KARİZMATİK RÜYALARIM VOLUME:1

Çok karizmatik rüyalar görürüm ben=) Karizmatiklik katsayısıyla ters orantılı olarak sonu da bir o kadar bomba biten riyalarım mı demeliydim yoksa=) Neden bu denli aksiyon barındıran bir rüya en sonunda sıçmak zorunda=)) İşin acı tarafı ise; yıllardır sonu "tırt" efektiyle biten rüyalarımı, insanlara sonunu belirtmeden anlatıyor oluşum=) Böylece bugüne dek, bana çok yakın insanlar hariç kimse rüyalarımın "tırt" kısmını öğrenemedi=) İşte o kimseler acı gerçekle şimdi yüzleşecek! =) Aslında o rüyalar yıllardır anlattığım gibi karizmatik değildi=) Bu muhteşem rüyalarımdan küçük küçük kubleleri sizlerle paylaşmaya karar verdim. İşte şimdi birisi geliyor:

Büyük bir mağaranın önündeyim. Mağaranın 7 kapısı ardı ardına büyük bir gürültü kopararak açılıyor. 7 kapının ardında, mağaranın derinliklerinde taştan, devasa, oval bir masa.. Masanın etrafında oturan 7 kişi (kadınlı- erkekli).. Bu kişilerden biri tarot falı bakıyor ve masada oturan bir kadına 3 adet kart seçmesini söylüyor. Kadın seçiyor.. Falcı bu 3 kartı teker teker açıyor ve sırasıyla yorumluyor: Ayrılık, acı, ölüm..

Sonra birden mağaranın 7 kapısı sırayla kapanıyor ve ardından tekrar sırayla açılıyor. Fakat bu sefer içerde kimse yok.. Yerde; çömelmiş bir vaziyette duran, vücudu ıslak, kahverengi ve kaslı, 2 adet kıvrık- sivri boynuzuyla bir şeytan beliriyor. Şeytan şöyle diyor: "7 kutsal piramidi simgeleyen 7 kutsal çömlekten birini çaldınız. Hepinizin tek tek canını almaya geleceğim!"


Ardından tekrar malum 7 kapı sırasıyla kapanıyor. Şeytan o mağarada bulunan 7 kişinin evine tek tek gidiyor ve sonunda kutsal çömleği de, onu çalanı da buluyor. Bu aksiyon dolu, karizmatik rüyanın sonu şöyle bitiyor; yani şurada sıçıyor: Kutsal çömleği çalan Hülya Avşarmış=))))

23 Haziran 2011 Perşembe

BİR ANİME ANALİZİ VOLUME 2: ELFEN LIED

Lilium isimli latince bir arianın insanın kalbine işleyen tınısı ile daha da çarpıcı hale gelen animedir Elfen Lied. İsminin anlamı "Elf Şarkısı" dır.

Sonu pek tatmin edici olmasa da içerisindeki minik flashbacklerle alt metinleri sağlamlaştırılmış olan anime için; aslında yaptığımız birtakım kötü sonuçlanacak olayların temelinde çok derin izler olabileceği ve sadece insanoğluna özgü olan ön yargı, bencillik, üstün ırk, ötekileştirme, infaz, yargılama gibi kavramların alt başlıklar olarak sıralanabileceği söylenilebilir.

Lilium bir çiçek adı. Bir tür zambaktır kendileri. Hemen hemen her çiçeğe bir anlam yüklenir ademoğlu tarafından. Bu çiçeğe yüklenen anlam ise ruh okşayıcı: Saflık, iffet...

Sadece Lilium'un sözlerine dikkat etsek dahi olayın derinliğini algılayabilmemiz için yeterli diye düşünüyorum ve şöyle diyor Lilium:

"Adilin ağzı bilgeliğe niyet etmeli ve dili yargıyı söylemeli.
Cezbedilmeye direnene ne mutlu, sınandığında hayatın tacını alacak diye..
Tanrım, ilahi ateş, merhamet et!
Ne kadar kutsal..
Ne kadar berrak..
Ne kadar kerim..
Ne kadar rahatlatıcı ey iffet zambağı! (lilium)"

BİR JAPON GERİLİM KLASİĞİ: JU-ON 2

Her zamanki gibi Amerikan Sineması Ju-On'a yani Garez'e de el atarak rezalet bir film daha ortaya koymayı başarmıştır. Yaratıcılıktan oldukça uzak olan ve bu sebeple çeşitli yollarla (Örneğin çizgi roman karakterleri üzerinden yola çıkarak...) sürekli kendini tekrar eden, yahut yaptıkları filmi seri haline getirerek yeni bir şeyler ortaya koyaman Amerikan Sineması; son yıllarda Uzak Doğu Sineması üzerinden iyi besleniyor gibi gözüyor. Fakat ne yazık ki zaten var olan bir Uzak Doğu yapımı filmin uyarlamasını çekerken, ne orijinale sadakat söz konusu oluyor ne de filmi film yapan kurgudan eser kalıyor.. Sonuç hep hüsran..

Ju-On 2'nin orijinal yapımı için şunları söyleyebilirim: İlk filme göre kesinlikle daha iyi.

Japon korku- gerilim sinemasını Türk mantığıyla ele almamak gerekiyor. Çünkü adamların kendilerine has mitleri var ve bu mitler onların kültürlerine oldukça işlemiş. Bize göre cin temalı bir film ya da öykü nasıl ürkütücü geliyorsa onlara da intikam almak isteyen hayalet teması vb konseptler ürkütücü geliyor. Zaten bütün bunların dışında Tales of Japanese Horror diye bir gerçek var ki Japon halkının bunlardan ödü kopuyor=) Adamlar kendi kafalarına göre film yapıyor ve ne bir hasılat kaygısı ne de bir yurt dışına açılayım derdi çekiyor. Tabi bütün Japon yapımı filmler için aynı şeyi savunmuyorum.

Gelelim konumuza.. Ju- On 2 kurgu bakımından beni oldukça etkilemişti. Karmaşık kurgusuyla farklı zaman dilimlerinin ve o zaman dilimlerinde yaşanan farklı olayların tek bir noktada birleştirilmeye çalışılması fikri etkileyici ve zor bir işti. Filmin sonu itibariyle klasik bir Japon gerilim filmi sonu olmuş diyebiliriz. Fakat yine de kurgusundan dolayı takdir ettiğim bir yapım. Daha da iyilerini bekliyoruz Sayın Takashi Shimizu Bey'den. =)

BİR GÜNEY KORE DRAMASI: A LONG VISIT (Chinjung Eomma)

Yönetmenliğini Sung-Yup Yoo'nun, senaristliğini ise Hye-Jung Ko'nun üstlendiği, 2010 yılı, Güney Kore yapımı bir dram filmi. Filmin orijinal ismi "Chinjung Eomma".

Güney Kore'nin kırsal kesiminde yoksul bir kızın ailesi ve özellikle annesiyle olan iletişimi konu edinilen bu film gerçekten yürek dağlayıcı niteliklere sahip.

Söyleyecek pek bir şey bırakmıyor bu güzel film. Zira tüm söylenmesi gerekenler filmin içerisinde yer alıyor. İzlerken insanın boğazı düğümleniyor... "Ağlatan film güzeldir." gibi bir yalanın arkasına sığınamayacak ölçüde bir saflığa sahip bu film.

Repliklerdeki samimiyet, duruluk insanın içine işliyor. Dış sesin söylediği her cümle, bir damga gibi tüm gerçekliğiyle insanın kalbine vuruluyor.

Güney Kore sinemasına aşina olmayan arkadaşlar hiç yadsımasın filmde bizlere yabancı gelecek sahneleri. Nitekim bambaşka bir kültür söz konusu. "A Long Visit" diğer bir kültürde, diğer bir ülkede, diğer insanlar arasında geçen bir öykü olsa da hepimizin gerçeklerini yansıtıyor.

Son olarak filmden küçük bir replik:

"Anne;
iyi olmadığım için,
seni yalnız bıraktığım için,
seni hayal kırıklığına uğrattığım için,
telefonu hep ilk önce ben kapattığım için çok üzgünüm..."

5 Mayıs 2011 Perşembe

BİR ANiME ANALİZİ: JIGOKU SHOUJO (HELL GIRL)

Baş karakter Enma Ai adlı bir kızımız. Kendileri Cehennem Kızı olarak tabir edilir.
İntikam almak isteyen biz tamahkar insanoğlunun acınası çağrılarına cevap vermek ve bu doğrultuda onların zalim isteklerini yerine getirmekle yükümlüdür.
Yüzyıllardan beri, bitmek bilmeyen bu günahkar arzuların eyleme dönüştürülmesi zorundalığı, onu sürekli surette hüzünlü biri olarak kılar.

Sahneler muazzam. Özellikle cehennem teması, Ai'nin yaşadığı yer, kısacası manzara çok etkileyici.. Hatta bazı sahneler durdurulup dakikalarca izlenilebilir.

Konuya dönecek olursak..
İntikam başlığı altında olayların cereyan etmesine karşın aslında intikam almanın iyi
de bir şey olmadığı güzel vurgulanmış. Zira Enma Ai'den intikam talep eden her kimsenin ruhu sonsuza dek damgalanacaktır. Ruhları öldüklerinde cehennemin ellerinde olacak, yaşıyorlarken de cehennemle yapılan anlaşmanın göğüs kafeslerindeki soğuk mührü, onlara sürekli vicdan azabı çektirerek öteki dünyada yaşayacakları ızdırabı da hatırlatacaktır. Ne yazıktır ki onlara..

Ai'nin anime boyunca süregelen belli belirsiz ince hüznünün seyirciye iyi geçebilecek bir düzeyde hissiyat oluşturması, ayrıca tebrik edebileceğim bir nokta (Yoksa sadece bana mı geçti?).

Tabi eleştireceğim bazı noktalar da yok değil..

İnternet aracılığıyla Ai'ye ulaşabilme konsepti biraz can sıkıcı olmuş. Lakin tüm ön yargılardan sıyrılıp devamı getirildiğinde, kendinizi animenin içinde bulmanız an meselesi..

Keşke Ai'ye ulaşma adına internet sitesinden ziyade daha farklı, daha mistik bir yol hikayeye dahil edilseymiş. Çünkü bana kalırsa bu; animeyi gizemli temasından uzaklaştırıp, öyküye fazla modernize öğeler katarak, izleyicinin
olaya 3.sınıf bir korku filmi edasıyla yaklaşma riskini arttırmış.

Sonuç olarak; gerek sahneler, gerek müzikler, gerek hissettirdiği o ince hüzün bu animeyi izlenilesi bir hale getiriyor.

Bu gerzek bünye izleyin der.. Bunun dışında "Enma Ai! Ekolümsün!" diye gerzek bir sloganla yazımı noktalandırırken güzelim anime yorumumun içine de edebilirim tabi=))

SİNEMA ÜZERİNE GERZEKLİKLER VOLUME:1

Kendime ayırdığım bu küçük gerzeklik alanımı neden kullanmıyorum diye düşünerek irkildim. Niye zaman ayırmıyorum ki sanki hayatım çok yoğunmuş gibi..

Bundan sonra; sinema, dizi, anime konuları üzerine edeceğim birkaç kelamım olacak bu gerzeklik alanımda. Çok bildiğimden değil elbet lakin son sekiz senemi Güney Kore sinemasına gönül vermekle geçirmemden sebep, özellikle bu alandaki yorumlarımı layığıyla aktarabileceğimi söyleyebilirim..

Arada, müzik ve televizyon konularıyla da ilgili gerzekliklerde bulunabilirim=) Hoş görün=) Sonuç olarak burası gerzeklikler silsilesini içinde barındarabilecek kadar gerzek bir alandır=)

Ee hadi o zaman gerzekleşelim!